Nafile -sünnet- ibadetleri yapmaya çalış; sünnet olan işleri yapmaya gayretli ol; ismin “Uyanıklar” defterine yazılır.
Bu konuşma Cuma sabahı medresede yapıldı.
Konuşma tarihi: Hicrî 11 Cemâziyelâhir 545, Milâdî 1150.
Emre uy, yasaklardan kaçın. Şu belalara sabırla karşı koy. Nafile -sünnet- ibadetleri yapmaya çalış; sünnet olan işleri yapmaya gayretli ol; ismin “Uyanıklar” defterine yazılır. Yaratıcı'dan sana başarı gelir. Yaptığın çalışma boşa gitmez. Zorla huzur bulunmaz; bu sevdayı bırak. Amel kapısına yapışırsan o da senin için sonuna kadar açık kalır.
İsteyeceklerini O'ndan iste. O'nun kudret eli önünde boynunu eğ. İbadet yollarının açılması için Hakk'a karşı boynu bükük olacaksın. Yaratan bir şeyi dilerse sebeplerini hazırlar. O, sana çabuk yürümeyi emretti. Hele adımlarını aç, başarıyı görürsün.
Dıştan emir verilir. Başarı kuvveti iç âlemden gelir. Açıktan, günah işlemek yasak edilir. O'nun hamiyetine sığın. O esirgerse, hataları bırakırsın. O'nun vereceği kuvvet sayesinde sabırlı olursun.
Yanımda akıllı durunuz. Bana sebatla bağlanınız. Niyetinizi tam tutunuz. Azimet sahibi olunuz. Beni töhmetle yâd etmeyiniz. Hakkımda iyi düşününüz. Böyle yaparsanız sözlerimin yararını bulursunuz; dediklerimin mânasını anlarsınız.
Ey beni töhmet altına almak isteyen, yarın her şey açığa çıkar. Hâlimi olduğu gibi anlarsın. Aman, beni zahmete sokmayınız. Hâlime bırakınız beni.
Kalp hâlin beni kahra uğratmak istiyor. Beni mağlûp etmek istiyor. Hâlbuki dünya işleri başımı aştı. Âhiret işleri kalbimi sardı. Allah Teâlâ'nm büyük tecellisi, sır âlemini kapladı. Sizlerle uğraşacak hâlim mi var?
Bana yardımcı yok mu? Bana iyilikle yanaşacak kişi nerede? Kendi öz düşüncesi ile hâlimi soracak kimse yok mu? Yardımcım olduğu için kim Allah'a hamd eder?
Herkes gibi benim de yardımcıya ihtiyacım olur. Hak Teâlâ'dan gayrı herkesin yardıma ihtiyacı vardır.
Akıllı olunuz. Allah yoluna girenlere karşı iyi edep tavrı takınınız. Onlar, aşiretlerin bölüşmesi imkânsız olan kişilerdir. Beldeler onların hürmetine durur. Kullar onlar için esirgenir. Yeryüzü onların şerefine muhafaza edilir. Onlar olmasa sizin gösterişli hâlinizi kim neyler? Nifak ve şer hâliniz bir günde bu ülkeyi yıkar, batırır.
Ey Allah'ın düşmanı münafıklar, Peygamber’in (s.a.v) sevmediği kimseler ve ateşe yanacak odunlar, sizin ne kıymetiniz var?
Allah’ım, tevbemi kabul et. Onlara da tevbe nasib eyle. Beni ve onları ayıktır. Hem bana, hem de onlara acı; rahmet nazarınla bak.
Kalbimizi ve duygumuzu Sana hasret. Başkalarına çalışacak tarafımız olacaksa, dış duygularımız ve çocuklarımız dünya için olsun. Özümüz âhirete, kalbimiz sır âlemine yönelsin, Sana olsun.
Ey evlat! Senden hayır çıkmıyor. Hâlbuki hayır yapman lazım. Huzuru bulman gerekirken hiç bir iş yaptığın yok.
Ey evlat! İşe sarıl; bina yapılması için çalışmalısın. Çalışmaya devam edersen, başarı seninledir. Çalışma olduğu takdirde, başarı bulunur. Başarı arzulayan Allah için çalışmalı. Koşarak işleri bul. Başarı onun iyiliği olarak seni bulur.
Yazık, halkın korkusu ile nefsini bağladın. Onlardan beklediğin şeyle iş tutmaktan kaldın. Onların bağını nefsinin ayağından çöz. Onu Yaratıcı'nın hizmetine kaldır. O'nun katında itminan sahibi eyle. Nefsin itminan derecesine çıkarsa, dünyalık zevklerden elini çeker. Ancak geçmişte yazılı şeyleri alır. Onlar, beklenmeden gelen şeylerdir zaten.
Nefse verilen şeyde senin dahlin yoktur. Kadere senin hükmün geçmez. Sana düşen, duyguların kontrolüdür. Niyetin temiz tutulması, sana düşen vazifeler arasındadır. Bunu yaparsan, Hak tarafından iyi kimseler arasına yazılırsın. Kısmetler kaybolmaz.
Gücüne, kuvvetine ve elinde bulunan fâni mala güvendiğin zaman gayb âleminden bir şey bekleme.
Allah’ım, sebeplere dayanmaktan sana sığınırız. Heveslere dalmaktan bizi koru. Boş alışkanlıkla olmayı bize nasib etme. Bütün, hâllerde Sen’den Sana sığınırız.
“Rabb’imiz, bize dünyada iyilik ver. Âhirette iyiliğini esirgeme. Bizi ateşe atılmaktan koru.” (el-Bakara, 2/201) Âmin!