Öyle bir aya ulaştık ki başı rahmet, ortası mağfiret, sonu da cehennemden beraattır.
Hicri ayların dokuzuncusu ve üç ayların sonuncusu olan Ramazan ayı Kur’an- Kerim’de ismi açık olarak geçen tek aydır. Allah-u Teala: “(O sayılı günler) insanlar için bir hidayet rehberi, doğru yolun ve hak ile batılı birbirinde ayırmanın apaçık delilleri olarak Kur’an’ın kendisinde indirildiği aydır. Öyleyse içinizden kim bu aya ulaşırsa onu oruçlu geçirsin.”(1)şeklinde buyurmaktadır. Yine Kur’an-ı Kerim’de “bin aydan hayırlı” olarak geçen Kadir Gecesi bu aydadır. İslam’ın şartlarından biri olan oruç ibadeti bu ayda gerçekleştirilir. Ramazan orucunun birçok fazileti vardır.
Ebû Hureyre’den (r.anh) bize ulaşan bir rivayet göre Allah Rasûlü (s.a.v) şöyle buyurmuştur: “Ramazan’ın birinci gecesi olunca şeytanlar ve cinlerin şirretleri zincire vurulur. Cehennemin kapıları kapatılır ve hiçbir kapısı açılmaz. Cennetin kapıları açılır ve hiçbir kapısı kapatılmaz ve münadi (çağırıcı) “Ey hayır dileyen! Hakka ibadete gel. Ey şer dileyen! Günah işlemekten vazgeç” diye çağırır. Allah’ın (bu ayda iftar saatlerinde) cehennemden azat ettiği nice kimseler vardır ve bu her gecedir.”(2)
Selman-ı Farisi’den rivayet edildiğine göre Efendimiz Şaban-ı Şerif ayının son günü hutbe okuyarak şöyle buyurdu. “Ey insanlar! Çok büyük ve mübarek ay sizi gölgeledi (çok yaklaştı) O, kendisinde bin aydan hayırlı bir gece bulunan bir aydır. Allah-u Teala onun orucunu farz, gecesinin kıyamını da (teravih namazını) nafile kıldı. Her kim onda bir hayırla Allah’a yaklaşırsa diğer aylarda bir farz eda etmiş gibidir. O, sabır ayıdır; sabrın karşılığı ise cennettir. O, iyilik ayıdır. O, Mü’min’in rızkının arttığı aydır. Her kim onda bir oruçluyu iftar ettirirse günahlarına mağfiret ve boynunun cehennemden kurtulmasına vesile olur. Oruçlunun mükafatından bir şey eksiltilmeksizin iftar ettirene de onun bir misli verilir. Allah-u Teala bir yudum süt veya su ile iftar ettirene de bu sevabı verir.
Bir oruçluyu doyurana Allah benim havzımdan öyle bir şerbet içirir ki cennete girinceye kadar bir daha susamaz. O öyle bir aydır ki başı rahmet, ortası mağfiret, sonu da cehennemden beraattır.
O halde onda dört hasleti çoğaltın. Bunların ikisiyle Rabbinizi razı edersiniz, diğer ikisine de mutlaka muhtaçsınız. Rabbinizi kendisiyle razı edeceğiniz iki haslet: Lâ ilahe illallah şehadeti ve istiğfardır. Mutlaka onlarsız duramayacağınız diğer ikisi de Allah’tan cenneti isteyip cehennemden ona sığınmanızdır.(3)
Ebû Hureyre’den (r.anh) gelen başka bir rivayette ise Allah Rasûlü (s.a.v) şöyle buyurmuştur: “Her kim Ramazan orucunu inanarak ve mükafatını Allah’tan umarak tutarsa onun geçmiş günahları mağfiret olunur.”(4)
Bizi bizden anne ve babamızdan daha çok seven Sevgili Peygamberimiz ve O’nun gökteki yıldızlara benzettiği ashabı iftar ve sahurlarını az bir su ve hurmayla yaparak zor şartlar altında bile Ramazan orucunu terk etmemişler. Bizler de O’nun ümmeti olarak Ramazan-ı Şerif’te Rabbimiz tarafından emredilen farz oruçlarımızı son gününe kadar hiç terk etmeden sağlık ve afiyet içerisinde tutmayı Rabbim bizlere nasip etsin.
(1) Bakara Suresi 2/286.
(2) Tirmizi, savm, 1.
(3) Ali el-Muttaki, Kenz’ul Ummal, 8/477.
(4) Buhari, Savm,6.