Hz. Hüseyin (r.a), Hicretin dördüncü yılı Şaban ayının beşinde dünyaya geldi. Hz. Ali der ki “Hasan Resûlullâh’a, göğsünden başına kadar olan kısmında, Hüseyin de, bundan aşağı olan kısmında çok benzerdi. Peygamberimiz, Hz. Hasan ve Hz. Hüseyin’e bakıp: “Allah’ım! Ben, bunları seviyorum. Sen de sev bunları!” diyerek dua etmiştir “Hasan ve Hüseyin ki, onlar benim, dünyada kokladığım iki Reyhanımdır!” “Hasan ve Hüseyin’i seven, beni sevmiş, onlara kin tutan da, bana kin (tutmuş olur!” “Hasan ve Hüseyin, Cennetlik gençlerin iki Seyyididir!” buyurmuştur. Ebû Eyyûb-i Ensârî der ki: “Bir gün, Resûlullâh Aleyhisselâm’ın huzuruma girmiştim. Hasan’la Hüseyin, Önünde oynuyorlardı.
“Ya Resûlallâh! Sen, bunları, çok mu seversin?” dedim.
“Nasıl sevmem, bunlar benim dünyada kokladığım iki Reyhanımdır!” buyurdu.
Hz. Abbas, Peygamberimizi hastalığında ziyarete gelmişti. Kendisinden sonra, Hz. Ali, müsaade isteyip Hz. Hasan ve Hz. Hüseyin'le birlikte içeri girdi. Hz. Abbas:
“Yâ Resûlallâh! Senin evlatların bunlar!” dedi. Peygamberimiz:
“Evet! Amca, Onlar, senin de evlatlarındır!” buyurdu. Hz. Abbas:
“Çok mu seversin bunları?”.diye sordu. Peygamberimiz:
“Evet!” buyurdu. Hz. Abbas:
“Sen, onları sevdiğin gibi, Allah da Seni sevsin!” dedi.
Ha Göreyim Seni Gayret!
Peygamberimiz, bir gün, cenazelerin konulduğu yerde oturuyordu. Hz. Hasan ile Hz. Hüseyin, güreşmeye başladılar. Peygamberimiz gülerek:
“Ha gayret Hasan! Göreyim seni, yakala Hüseyin’i!” diyerek Hz. Hasan’ı kayırınca, Hz. Ali:
“Yâ Resûlallâh! Sen, Hüseyin’i kayırmalı değil miydim? Hasan, daha büyüktü?” dedi. Peygamberimiz
“Baksana, şu Cebrail de Hüseyin’e:
“Ha gayret Hüseyin, göreyim seni!” diyor” buyurdu.
Hüseyin, Ben'dendir, Ben de Hüseyin'denim!
Peygamberimiz, bir gün, ashabıyla birlikte davet edildiği yemeğe gidiyordu. O sırada, Hz. Hüseyin de, sokakta çocuklarla oynuyordu.
Peygamberimiz, ashabını geride bırakarak ilerledi. Ellerini açtı. Hz. Hüseyin’i tutmak istedi.
Hz. Hüseyin, bir oraya, bir buraya kaçıyor, Peygamberimiz de, gülüyor ve onu tutmağa uğraşıyordu. En sonunda, tuttu.
Bir elini, onun kafasının arkasına, o bir elini de, çenesinin altına koyup onu öptü. Sonra da:
“Hüseyin, Ben’dendir! Ben de, Hüseyin’denim! Allah’ı seven, Hüseyin’i sever!
Hüseyin, torunlardan bir torundur!” buyurdu.
Cennetlik Gençlerin Seyyidi
Câbir b. Abdullah der ki:
“Hüseyin mescide girince, Resûlullâh aleyhisselâm (cennetlik gençlerin Seyyidine bakmak isteyen, şuna baksın!) buyurdu.
Peygamberimizi Ehl-i Beyti
Peygamberimizin üveyi oğlu Ömer b. Ebî Seleme der ki:
“Şu (Ey Ehl-i beyt! Allah, sizden kiri, günahı gidermek ve sizi, tertemiz yapmak ister.) Ahzab, 33. âyeti, Ümmü Seleme’nin evinde nazil oldu.
Peygamber aleyhisselâm, Fatıma’yı, Hasan’ı, Hüseyin’i çağırdı. Onları, bir örtü ile bürüyüp örttü.
O sırada Ali, arkada, geride bulunuyordu. Onu da, örtü ile bürüdü, örttü. Sonra da:
‘Allah’ım! Bunlar, benim Ehl-i Beyt’imdir!
Bunlardan günah kirini gider, kendilerini tertemiz yap!’ diyerek dua etti.”
Ümmü Seleme:
“Yâ Nebiyyallâh! Ben de, onlarla birlikte miyim?” diye sordu.
Resûlullâh, ona:
“Sen, yerindesin ve bana hayırlısın!” buyurdu.
Hz. Âişe de, bu hâdiseyi şöyle anlatır:
“Peygamber aleyhisselâm, bir sabah, üzerinde siyah kıldan dokunmuş, nakışlı, Yemen işi bir örtü bulunduğu halde, erkenden çıkınca, yanına Hasan b. Ali geldi. Onu, hemen örtüsünün içine aldı.
Sonra, Hüseyin geldi. Onu da, onun yanma aldı.
Sonra, Fâtıma geldi. Onu da, Örtünün içine aldı.
Daha sonra, Ali geldi. Onu da, örtünün içine aldıktan sonra:
(Ey Ehl-i Beyt! Allah, sizden kiri, günahı gidermek ve sizi tertemiz yapmak ister.) Ahzab, 33. âyetini okudu.
Çocukluk Çağında Peygamberimize Bey’at Edenler
Hz. Hasan, Hz. Hüseyin ye Abdullah b. Cafer, çocuk oldukları, halde, Peygamberimize İslâmiyet üzerine bey’at etmişlerdi.
Peygamberimiz, bunlardan başka hiç bir çocuğun, bey’atını almamıştır.
M. Âsım Köksal, Kerbela Faciası