Amr b. Abdullah el-Cühenî şöyle rivayet etmiştir: “Ali’yi (a.s) bir izâr ve bir ridâya bürünmüş oldu¬ğu halde elinde bir kamçıyla gördüm. Sanki bedevî bir Arâbîydi. Karâbîs çarşısına kadar geldi. Üç dirhemlik bir gömleğe sahip çıktı. Satıcı onu tanıyınca vazgeçti. Ondan bir şey almadı. Başka birisi..
BİSMİLLAH ER-RAHMAN ER-RAHİM ES-SALÂTU VESSELÂMU ALEYKE YA RESULULLAH..
Zevk ve şirb (şerb veya şürb de olur), sûfîlerin dillerinden bırakmadıkları kelimelerdendir...
Sufilere göre her ikisinin de bir gaye ve zamanı vardır. Herhangi bir halin (evlilik-bekarlık) ihtiyar edilmesi (seçilmesi), Allâh (c.c) içindir...
Mansur b. Ammar, “Bir kimse başına gelen dünyevî musibetlerden dolayı sızlanırsa, musibet dinine intikal eder.” demiştir...
...Haberin olsun ki, mü’minler yaptıkları ve yapmayı tasarladıkları iki iyilik arasında ölürler.”..
Hazreti Lokman ilim ve hikmetiyle dillere destan bir zattır. Bunun içindir ki kendisine Lokman Hakîm, denmiştir. Hz. Lokman, ismi Kur’ân’da da geçen, peygamber veya veli olduğu hakkında kesin bir bilgi bulunmayan bir mana büyüğüdür. İslâm tarihinde Hazreti Lokman’ın hikmetli sözleri, vecizeleri, ö..
...Bir gün yanında Feridüddin Attar’dan bahsedilir. O’nun şiirlerinden söz edilir. Kâmil insan, ‘Bir zamanlar bize de ilhâm olmuştu’ diyerek sarığının arasından yazmış olduğu şiirini muhatabına uzatmıştı...
...Bilhassa Sultan Abdülhamit ile aralarında özel sohbet ve istişareleri olurdu. Öğrencileri arasında çok sayıda devlet adamı vardı...
Fetâ; nefsinin işlerini tedbirden, malından ve evladından geçip hepsini, bütün varlığın sahibi yüce Allah'a hibe ve feda eden kimsedir. Aslında hibe ettiği şeyler kendisine ait değildir; onlar yüce Allah'ın olup şu âyette istenen yolda harcanmıştır: “Şüphesiz Allah, müminlerden, kendilerine cenneti..