...ve putun boynuna kılıcını asarak: “Seni, çöplüğe atanı bilmiyorum. Hiç değilse kendini şu kılıçla savun!” dedi ve uykuya yattı.
Amr b. Cemuh, Benû Selime’nin ileri gelenlerinden yaşlı bir kişiydi. Oğlu Muaz b. Amr müslüman olmuştu. Muaz, Benû Selime’nin gençlerindendi. Aynı kabilenin diğer gençleri de, müslüman olmuşlardı. Muaz b. Cebel Hazretleri de bunlar arasındaydı. Bu Muaz’ların ikisi de, İkinci Akabe Bey’atında bulunmuşlardı. Bu kişiler, Medine’de İslâm’ın öncüleri ve gelecekte zaferlerle yükseleceği mutlu günlerin habercisi idiler.
Genç oğul Muaz, müslüman olmuştu, ama babası henüz müşrikti. Tahtadan yapılmış putunu evinden ayırmıyor, onu titizlikle koruyordu. Oğul, kan ağlıyordu, üzülüyordu, babası için ızdırap çekiyordu.
Bu sebeple başta Muaz b. Amr ve Muaz b. Cebel olmak üzere Medine’de Benû Selime Kabilesinin gençleri, câhiliye geleneklerine sıkı sıkıya bağlı ihtiyarları, İslâm’a kazanmak için mücadeleye giriştiler. Bir gece Amr b. Cemuh uyuduğunda, putunu alıp çöplüğe attılar. Sabahleyin putunu yerinde bulamayan Amr, ona tapınma ihtiyacı içinde kıvranıyordu; aradı, buldu, yıkayıp temizledi ve evine götürüp eski yerine itina ile yerleştirdi. Ertesi gece Amr uyuduktan sonra gençler, onun putunu tekrar gizlice alıp attılarsa da ihtiyar putperest tekrar buldu, yıkayıp temizledi ve itina ile tapındığı yere yerleştirdi. Fakat gençler yılmıyordu, Amr b. Cemuh’u, Tevhid ehlinin sancağı altına çağırmak, putların önünde kirlenen alnını, pislenen kalbini arıtmak, temizlemek istiyorlardı. Bu maksatla üçüncü gün de aynı şeyi yapmak üzere hazırlanıyorlardı. Ne var ki, Amr da putunun başına gelenlerden sonra kendine göre bir tedbir düşünmüş ve putun boynuna kılıcını asarak: “Seni, çöplüğe atanı bilmiyorum. Hiç değilse kendini şu kılıçla savun!” dedi ve uykuya yattı.
Bu sefer oğlu Muaz, geceleyin putu alıp bir köpek lâşesine sararak pis bir çukura attı.
Ertesi sabah putunu yerinde bulamayan Amr, öfke ile araştırmaya başladı ve O’nu bir köpek lâşesine sarılmış vaziyette pis bir çukurda buldu. Buldu ama nihayet kendine gelebilmiş, aklını başına toplayabilmişti. Yıllarca tapındığı putunun kendini bile savunmaktan âciz olduğunu anlamıştı. Kendi kendine bir hükme ulaştı; “Sen ilâh olsaydın köpek leşiyle beraber bu pislik dolu çukurda bulunmazdın!” dedi, basireti açıldı, gönlüne manevî bir ışık doğdu, müslüman oldu.
İki Muaz ve Benû Selime’ye mensup diğer gençler mutluydu. Çünkü inkârcılık geleneklerine ayrık otunun kökü gibi bağlı bir ihtiyarı daha kurtarmışlar, şirk kalesinden bir burç daha düşürmüşlerdi, Amr b. Cemuh’un müslüman oluşuna tanık olmuşlardı. Bu, onlar için en büyük mükâfattı.
Amr b. Cemuh da hayatının geri kalan kısmını hayırlı bir müslüman olarak geçirmişti. (İbn Hişâm, es-Sîre, II, 95 vd.; Taberî, II, 241)