Peygamber Efendimiz, Müslümanların saflarını düzelttiği sırada, safların en arkasına durdu. Yavaş yavaş ilerleyerek ön safa girdi.
Zafer oğulları arasında, Kuzman adında, garip bir adam vardı ki, kendisinin kimlerden olduğu bilinmezdi. Savaşlarda gösterdiği kahramanlıkla tanınırdı. Çok güçlü, kuvvetli idi. Münafıklardandı.
Peygamberimiz aleyhisselâma ondan bahsedildikçe, Peygamberimiz aleyhisselâm:
“O, muhakkak, Cehennemliklerdendir!” buyururdu.
Kuzman, Uhud savaşına kavmi ile birlikte çıkmaktan kaçınmıştı.
Sabaha çıkınca, Zafer oğullarının kadınları, ona:
“Ey Kuzman! Erkekler savaşa gitti, sen geride kaldın ha! Ey Kuzman! Sen şu yaptığın şeyden utanmıyor musun? Sen kadından başka birşey değilsin! Kavminin erkekleri savaşa gittikleri halde, sen evde kaldın ha? Sen artık ev bekle!” diyerek kınamaya başlayınca, Kuzman evine girdi. Yayını, ok çantasını ve kılıcını alıp Uhud’a gitti.
Peygamberimiz aleyhisselâmın Müslümanların saflarını düzelttiği sırada, safların en arkasına durdu. Yavaş yavaş ilerleyerek ön safa girdi.
Çarpışma başlayınca, Müslümanlar içinde, ok atanların ilki oldu. Sonra da kılıcını sıyırdı. Şiddetle çarpıştı.
Müşriklerden altı veya yedi, yedi veya sekiz, sekiz veya dokuz kişiyi öldürdü. Kendisi de ağır şekilde yaralandı, Zafer oğullarının evlerine getirildi.
Müslümanlardan bazıları:
“Ey Kuzman! Sana müjdeler olsun!” dediler.
Kuzman:
“Ben neden dolayı müjdeleniyorum?” dedi.
“Cennete gireceğin için!” dediler.
Kuzman:
“Vallahi, ben ancak kavmimin şerefi için çarpıştım! Eğer anlattığınız şey için olsaydı, çarpışmazdım!
Vallahi, biz ne Cenneti umarak, ne de Cehennemin ateşinden korkarak çarpıştık! Biz ancak kavmimizin şerefi için çarpıştık!” dedi.
Yarasının ağrısı şiddetlenince de, kendisini öldürmek için ok çantasından bir ok aldı, kolunun damarını deldi. Kılıcını kamına dayayıp onun üzerine yüklenerek intihar etti.
Kuzman’ın bu hareketi Peygamberimiz aleyhisselâma anılınca, Peygamberimiz aleyhisselâm:
“O, Cehennemliklerdendir! Şehadet ederim ki; ben Allah’ın Resûlüyüm!” buyurdu.
(M. Asım Köksal, İslam Tarihi, Köksal Yayıncılık: 4/138-140)