Muridan
Âhiret Hayatına Hazırlık

Âhiret Hayatına Hazırlık

Yaratılan her şeyin bir ömrü olduğu gibi, bu dünyanın da bir ömrü vardır. Bir gün gelecek, bu âlemden ve üzerindeki yaratılmışlardan bir eser kalmayacak ve kainattaki bu mükemmel nizam bozulacak ay, güneş ve yıldızlar birbirine çarpıp parçalanacak, dağlar pamuk gibi atılacak ve her şey mahvolacaktır.

 Bütün bunlar İsrafil (a.s.)ın mahiyetini ancak Allah’ın bildiği sûra  ilk defa üfürmesiyle olacaktır. (1) Yalnız ve yalnız Baki olan Allah kalacaktır. Allah’ın belirlediği bir zaman sonra İsrafil (a.s.)’ ın sûra ikinci defa üfürmesiyle de ahiret denilen alem başlayacak, ruhu ve bedeni ile tekrar yaratılan insan, Allah’ın huzuruna çıkacaktır.

 Nitekim Cenabı Hak, bu konuda şöyle buyurmaktadır: “İnsanlar o gün alemlerin Rabbı olan Allah’ın huzuruna çıkar (2) ve uçsuz bucaksız bir meydanda toplanırlar. Ama herkes kendi derdiyle meşguldür, birbirine bakamazlar. Zira O gün kişi kardeşinden, anasından, babasından, eşinden ve oğullarından kaçar. O gün herkes kendi derdine düşer. O gün bazı yüzler aydınlıktır, gülmekte, sevinmektedir. Bazı yüzler ise (o gün) tozlanmış ve onları karanlıklar bürümüştür. İşte onlar kafirler ve facirlerdir.”(3)

 Bundan sonra uzun bir bekleyiş ve ardından ilahi adaletin  tahakkuku için büyük mahkeme kurulacaktır. Görevli melekler tarafından yazılmış olan amel defteri ortaya konacak “Her nefis yaptığı hayrı ve kötülüğü (o kitapta ) hazır bulacaktır.”(4) “O gün asla zülüm    yapılmayacaktır. (5) Kim zerre kadar hayır işlemişse onu görecek ve zerre miktarı kötülük işlemişse onu da görecektir.(6) Her insana  Kitabını oku, bugün kendi nefsin, kendine hesapçı olarak yeter(7) denilecek. Bazılarının kitabı sağdan, bazılarının kitabı da soldan kendilerine verilecektir. Kitabı sağdan verilenler: “Alın, kitabımı okuyun, doğrusu ben hesapla karşılaşacağımı sezmiştim zaten diyecek. Ardından da Allah’ın kendisi için hazırladığı eşsiz cennete girecektir. Kitabı soldan verilenler ise:

 “Kitabım verilmeseydi, keşke hesabımın ne olduğunu bilmeseydim, keşke ölümle tamamen yok olup gitseydim, malım beni kurtarmadı, gücüm, saltanatım yok olup gitti.(8) ve keşke ahiret hayatım için dünyadan bir şeyler getirseydim”(9) diyecektir. Son pişmanlık da fayda vermeyecektir. Dünyada yaptıklarını inkar durumunda ise, kulakları, gözleri ve derileri yaptıkları hakkında  aleyhine şehadet edecektir.(10)

 Yüce Allah’ın ahiret ile ilgili olarak  tasvir ettiği bu hususlar bizim için bir öğüttür. Çünkü ahiret inancı insan için en iyi kontrol sistemidir. Bu inanca sahip olan kimse, kötü söz ve davranışlarda bulunamaz, daima insanlara yardım ve hayra koşmayı prensip edinir. Kendisinin başıboş olarak yaratılmadığını bilir. Nitekim Yüce Allah insanın boşuna yaratılmadığını, yaratılışının bir gayesi olduğunu şöyle vurgulamaktadır: “Yoksa sizi boşuna yarattığımızı ve bize döndürülmeyeceğinizi mi sandınız.”(11)

 Yine Ahiret inancı insanı her türlü israftan alıkoyar. Çünkü o kimse hesap gününde kendisine verilen bütün nimetlerin hesabını vermenin güçlüğünü idrak ederek, ömrünü, sıhhatini, gençliğini iyi bir şekilde değerlendirmeye çalışır. Ahirete inanan kişi ölüm gerçeğini hatırlamaktan korkmaz, aksine ölümü sık sık hatırlamak suretiyle bencil duygularını ve ihtiraslarını dizginler. Dünya ve ahiret dengesini sağlıklı bir şekilde kurarak Yüce Allah’ın  rızasına  ulaşır.

 

 (1)Zümer, 39/68  (2)Mutaffifin, 83/6  (3)Abese, 80/34-42  (4)Al-i İmran, 3/30  (5)Ğafir, 40/17  (6)Zilzal, 99/7-8  (7)İsra, 17/14  (8)Hakka, 69/19-29  (9)Beled, 90/24  (10)Yâsîn, 36/65  (11)Mü’minun, 23/115.

Top