Ömer b. Abdülaziz, ümmetin meşru kabul ettiği yegane Emevî valisidir. Ömer b. Abdülaziz’in bir rahleye ihtiyacı vardı. Kâtibi Müzâhim’den çarşıya gidip bir rahle almasını istedi...
Âlimlerden bir zât, yine bir gün Bâyezid hazretlerini görünce çok sevmiş, zekâ ve anlayışını ölçmek için: 'Güzel çocuk, namaz kılmasını biliyor musun?' diye sormuştu. Bâyezid-i Bestâmî(k.s.) de:..
“Siz şimdi Üsame’nin kumandanlığını tenkit ediyorsunuz, bundan önce babasının kumandanlığına da dil uzatmıştınız.....
Menkıbeye göre "Yunus, üç bin şiir söylemiş, bunları araştırıp toplamak ise Molla Kasım (v.1420) isimli bir âlime nasip olmuştur. ..
Kays, herkese çok ihsanda bulunan, isteyenlere borç para veren cömert bir zattır. Bir gün hastalanır. Ancak tanıdıkları ziyaretine gelmezler...
On dört asır evvel, yine böyle bir geceydi, Kumdan, ayın on dördü, bir öksüz çıkıverdi. Lakin o ne hüsrandı ki; hissetmedi gözler, Kaç bin senedir hâlbuki bekleşmedelerdi...
Çağımız insanını mahveden en büyük bombanın adı “sekülerizasyon”dur. Yani dünyevîleşmek. Yani âhireti yok saymak…..
Sûfîlerin sözleri arasında en çok geçen ıstılahlardan biri de şâhid kelimesidir. Falan ilim şâhidi ile, filân vecd şâhidi ile, falan hâl şâhidi iledir, derler ve şâhid sözü ile, o anda insan kalbinde hazır ve mevcut olan şeyi kastederler...
Tasavvufun belli bir şeklini yaşamak için “şeyhin” lüzumlu ve gerekli, diğer bir şeklini yaşamak için ise şart ve zorunlu olduğunu belirten sûfiler; bu yola girmemenin doğuracağı zararları ve bunun yol açacağı manevî felaketleri göstermekten geri durmamışlardır. Bu yolda bazıları yolunu kaybeder, şe..
Osmanlı pâdişâhlarından Kanunî Sultan Süleymân Hân zamanında, Bursa’da yaşayan evliyânın büyüklerinden. 895 (m. 1490) senesinde Bursa’da doğdu. İsmi Muhammed olup, babası Manyaslı Mehmed Efendi’dir. Üftâde lakabıyla meşhûr oldu. Bursa’nın çeşitli câmilerinde müezzin ve İmâm olarak vazîfe yaptı. 989 ..
... “çocuklarla çocuklaşabilen”, bunu başarabilen ve diğer insanlara da tavsiye eden “Çocuğu olan onunla çocuklaşsın” hadisi.....
Hz. Ömer (ra) anlatıyor: "Peygamberimizin huzuruna Hevazin kabilesinden bir takım esirler getirilmişti. İçlerinde emzikli bir kadın da vardı. Ancak bu kadın, çocuğunu kaybetmişti. ..
Tebük seferi heyecanının ileri dereceye ulaştığı günlerde, maddi imkânsızlıklar sebebiyle orduya iltihak edemeyip ağlayarak geri kalanlardan Ulbe b. Zeyd, bu günlerin bir gecesinde teheccüd namazını kıldıktan sonra Cenâb-ı Hakk’a şöyle niyaz eder: ..
Ey aziz, malum olun ki, müfessirler ve muhaddisler ittifak etmişlerdir ki: Hak Teâlâ, arş ve kürsün altında, yedi göğün üstünde, arşın nuru ile sudan sekiz cennet yaratmıştır...
Yüceler yücesi Allah Teala buyurdu ki: "Bir zaman Allah peygamberlerden ahit almıştı: 'Ne zaman size bir kitab ve hikmet verirsem ve sonra size bir peygamber gelip onu tasdik ederse, ona mutlaka iman edecek ve yardım edeceksiniz." (Âl-i İmrân, 3/81) Başka bir ayet-i kerimede ise şöyle buyurmakta..