Tasavvufun Türk kültüründeki önemi çok büyüktür. Onun terk edilmesiyle cemiyetimizde, kısacası topyekün insanlık aleminde bozulmalar meydana gelmiştir. Şu bir gerçektir ki, Cenab-ı Allah kainatı insan için yaratmıştır. Burada insandan maksat, insan-ı kamildir. Cenab-ı Allah’ın (c.c.) emirlerini yeri..
“Beş şey vardır ki, oruçlunun orucunu bozar: Yalan, gıybet, nemime (kovuculuk), yalan yere yemin etmek, şehvet ile bakmak.” (el Ezdî, Enes (r.a)’den)..
Abdullah b. Ömer şöyle demiştir: “Allah’a yemin ederim! Eğer ben hiç bozmadan bütün gün oruçlu olsam, hiç uyumadan bütün geceyi ibadetle ihyâ edip, malımı her şeyden kısıp Allah yolunda infak etsem, öleceğim gün kalbimde Allah’a itaat edenlere karşı sevgi, Allah’a isyan edenlere karşı da buğz yoksa..
Ahirette hâl bakımından insanların en mesûdu, en fazla Allah’ı sevenidir. Zira ahiretin manası, Allah’ın huzuruna varmak ve O’nunla mülâki olmanın saadetini elde etmek, demektir. Muhib (âşık) uzun zaman şevkiyle kıvrandığı mahbubunun (sevdiğinin) huzuruna vardığında bulanmaksızın, hasım ve rakibi..
Câhiliye döneminin az sayıdaki muvahhidlerinden olan Ebû Zerr'i-Ğıfârî (r.a), İslâmlığını şöyle anlatmıştır:..
Tefvîz (işi Allah’a havale etmek) hususunda iki ince nokta vardır. Birincisi: İşlerden en hayırlısını seçmek, ancak bu cihanın her zerresine vakıf olan ve bütün işlerin hâl ve durumunu ve hepsinin gizliliklerini bilen kişiye yakışır. Yoksa bu vasıfları taşımayan kişinin ‘hayırlı ve faydalıdır’ di..
İtikâf lûgat deyiminde bir şeye devam etmek manasındadır. Bir şeye devam eden kimseye de mutekif (itikâf yapan) denir. Şeriatta ise itikâf: Bir mescidde veya o hükümdeki bir yerde itikâf niyeti ile durmaktan ibarettir. ..
Peygamberimiz (a.s); Hudeybiye umresine giderken, Ebva köyüne uğramıştı.(1) Annesi Hz. Âmine’nin kabrini ziyaret için Yüce Allah’tan izin istemiş, izin verilince de(2) gidip kabrin üzerini eliyle düzlemiş(3), ağlamış, yanındakileri de ağlatmıştı.(4) ..
Allahu Teâlâ’ya (c.c.) sonsuz hamd ü senalar olsun. Sevgili Peygamberimize (s.a.s.) ve pak, temiz âl ve ashâbına salât ve selâm olsun. Bir Ramazan-ı Şerif ayını daha geride bırakıp, bayrama kavuşturulduk… Bunun için ne kadar şükretsek azdır… Oruçlar tutuldu, teravihler kılındı, şeytanlar bağlı ol..
Hakk’ın kuvvetini, kudretini görmeden halkın elinden tek şey almam. Hakk’ı görmeden, halktan bir şey almamaya yeminliyim; bir lokma dahi almam. Ne yerim, ne içerim, öldüğüm zaman da Aziz ve Celil olan Hakk’a uçarım...
Amr b. Kays’tan rivayet edildiğine göre, Ali’ye (r.a) “Niçin gömleğine yama yapıyorsun?” diye sorulunca: “Kalbim huşu’ içinde olsun, mü’minler de örnek alsınlar diye” karşılığını vermiştir...
Sevginin aslı iman sevgisidir. Çünkü Allahu Teâlâ, mü’minlerin sevgilerine şahitlik etmiştir...
Ey hasta! Hastalığın geçmesini mutlak olarak isteme. Afiyetin her zaman yararlı olacağını sana kim dedi? Şimdi hastasın, îmanın var; sağlam olunca bu îmanı kaybetmeyeceğini kim temin eder? Dünyalığa dalar, Allah'ı, Peygamber’i unutursun. Akıllı ol; her olur olmaz şeyin peşine koşma...
Hâlisiye kolu; eş-Şeyh Ziyâuddin Abdurrahman Hâlis Kerkükî (k.s.) Hz.leri tarafından kurulmuş ve “Hâlis” ismine izâfeten “Hâlisiye” olarak tanınmıştır...
Nefs-i mutmainne ifadesi Kur’an-ı Kerim’de, nefs-i emmare, nefs-i levvame gibi bir defa geçmektedir. (Fecr, 89/27) Bu terimler daha sonraki asırlarda yaşayan alim ve ariflerce nefis eğitiminin kademelerine isim olarak verilmiştir. İnsan nefsinde var olan kin, kibir, hased, şehvet, riya gibi hastalık..