Evladım! Dünya ve ahret saadeti ancak Allah’ı zikirdedir. Allah’ın zikrini yapanlar dünya ve ahret selamet ve saadetine ererler. Şeriatla tarikatla amel edenler muvaffak olurlar. Yolumuz, şeyhimiz, mürşitlerimiz, pirlerimiz büyük zatlardır. Kuvvetli bir yoldur. Büyük bir caddedir. Çalışan mahru..
Peygamberimiz (s.a.s) şöyle buyuruyor: “Sizin hesabınıza en çok şu iki şeyden korkuyorum: Aşırı emeller beslemek ve nefsinizin engin ihtiraslarına kapılmak. Çünkü aşırı emeller beslemek âhireti unutturur, nefsin doyumsuz ihtiraslarına kapılmak ise insanları haktan saptırır.” Yine Efendimiz (a.s) ..
Başka bir grup da, bunlardan daha çok gurura saplanmıştır. Yiyecek, mesken ve evlilikte aza kanâat ve fedâkârlık onlara zor gelir...
Cem’ ve fark kelimeleri sûfilerin çokça kullandıkları sözlerdendir. Fark; kulun görevlerini idrak edip gereğini yapmasıdır...
Bil ki, ölüm korkutucu, tehlikesi ise çok büyüktür. İnsanların ondan gafil olmalarının sebebi onu az düşünüp az zikretmeleridir. Onu ananlar da kalplerini her şeyden arındırarak temiz bir kalple değil, dünya şehvetleri ile meşgul bir kalple andıklarından, bu onların kalplerinde bir tesir meydana..
Dünya işine çok çalışan âhiret işine çalışamaz. Semirmek için yorulmaktasın. Ama o topladığın etleri böcekler yiyecek. Yerdeki hayvanlara yem olacaksın...
Peygamberimiz (a.s) Taif’ten Mekke’ye dönerken, Nahle’de(1)geceleyin kalıp namaz kıldığı sırada, Nasibîn(2) cinlerinden yedisi oradan geçiyorlardı. Durdular, Peygamberimizin (a.s) okuduğu Kur’ân’ı dinlediler.(3)..
Peygamberimiz aleyhisselâm, Taif’i fethe izin verilmeyince: “İnşaallah, yarın döneceğiz!” buyurdu. Bu, Müslümanlara çok ağır geldi...
Ebû Süleyman diyor ki: “Soğuk bir gece mihrabda bulunuyordum, soğuk beni muzdarip kılmıştı, bir elimi ısıtmak için koynuma soktum, diğeri dua için uzatılmış halde açıkta kaldı...
"Mü'min ülfet eder ve ülfet olunur. Ülfet etmeyen ve ülfet olunmayan kimsede ise hayır yoktur. İnsanların hayırlısı, insanlar için hayırlı olanıdır."..
Tarîkat kurucuları; tarîkatı kurmak için ortaya çıkmamışlar, tarîkat kurdukları iddiasında da bulunmamışlardır. Tarîkat şeyhinin çevresinde toplanıp bir cemaat oluşturan mürîdler, şeyhin sülûk tarzını, tasavvufî hayatı yaşama şeklini, fikirlerini ve kanaatlarını benimsemişler, çoğu zaman şeyhlerine ..
Sûfiler fenâ sözü ile insandaki kötü sıfatların yok olmasına işaret ettikleri gibi, bekâ sözü ile de insanın güzel vasıflar edinerek bunda devam etmesine işaret ederler...
O sırada, Peygamberimiz aleyhisselam gelip onun başucuna dikildi ve iki küreği arasına eliyle vurarak: “Allah o zaman da yine seni hor, hakir kılar!” buyurdu. ..
Bu aylarda ve özellikle Ramazan’da yetmiş bin tevhid okunarak sevapları ana-babaya bağışlamak. Bu davranış bir evlat için asil bir davranıştır...
Vefâ; sözünde durma, kendini seveni unutmama, ilgiyi kesmeme gibi anlamlara gelir. Tarih, başta peygamberler olmak üzere pek çok vefâkâr insana tanıklık etmiştir. Bunlar arasında Peygamberimizin (s.a.s) mümtaz bir yeri vardır. Çünkü Cenâb-ı Hakk, kıyamete kadar gelecek olan bütün insan ve cinler iç..
Muhammed b. Hâmid anlatıyor: “Can çekişirken Ahmed b. Hadraveyh’in başucunda oturuyordum. Yaşı doksan beşi bulmuştu. ..