Zâhid sûfîlerden Ebu Nasr Bişr b. Haris Hâfî, aslen Merv’den olup Bağdat’ta yaşamış ve burada vefat etmiştir. Ali b. Haşrem’in kız kardeşinin oğludur. 227 (/841) senesinde vefat etmiştir. Şanı büyük bir zat idi...
Vefat ettiği zaman, Peygamberimiz aleyhisselâm onun yanına girdi. İki gözünün arasından öptü. Ağladı. Gözlerinden akan yaşlar onun yanağına damladı. ..
Zamanında eşi bulunmayan yegâne bir velî idi. Recâ konusunda özel bir üslûb ile konuşmuştur. Marifet hakkında sözleri vardır. Belh’e gitmiş, bir müddet orada ikâmet ettikten sonra Nişabur’a dönmüş ve 258 (871) senesinde vefat etmiştir...
Vefâ; sözünde durma, kendini seveni unutmama, ilgiyi kesmeme gibi anlamlara gelir. Tarih, başta peygamberler olmak üzere pek çok vefâkâr insana tanıklık etmiştir. Bunlar arasında Peygamberimizin (s.a.s) mümtaz bir yeri vardır. Çünkü Cenâb-ı Hakk, kıyamete kadar gelecek olan bütün insan ve cinler iç..
Ebû Turâb künyesiyle ve Nahşebî nisbesiyle meşhur olmuştur. Doğum yeri ve târihi bilinmemektedir. 859 (H.245) senesinde Basra civârında vefât etti. Çölde vefat ettiği ve vücudu yırtıcı hayvanlar tarafından parçalandığı da söylenir...
906. Âişe'nin (ra) şöyle dediği rivayet edilmiştir: "Muhammed'in (sav) vefatından sonra doyasıya yemedim. Eğer, ağlamak isteseydim, ağlardım. Muhammed (sav) vefat edinceye kadar onun ehli doymamıştır."..
Konu başlığı okuyucularıma garip gelmesin. Unutulmamalıdır ki, Rasûlullâh’ın sağlığında pek ortaya çıkmamış olmasına rağmen, O’nun vefatından sonra nebilik iddiasında bulunan yalancılar peydah olmuştur. Bunlara “müsenebbiler/yalancı peygamberler” denilmektedir. İlk çıkan kişi de, Hz. Ebûbekir devrin..
Ahmed Yesevi, bu uzlete çekilmesinin sebebi olarak Hz. Muhammed (s.a.s)'in altmış üç yaşında vefat ederek yeraltına girişini ve bu yüzden kendisinin de yer üstünde Peygamberimiz (s.a.s)'den daha fazla gezmekten hayâ etmesini göstermektedir...
Peygamberimizin hayatını ve faaliyetlerini konu alan eserlere Siyer veya Siyer-i Nebi dendiğini biliyoruz. Birçok âlim, tarihçi ve sanatkâr son Peygamber (s.a.)in hayatını incelemiş, konu ile ilgili düşünce tespit ve yorumlarını kaleme almıştır. İlk asırlarda nesir-düzyazı olarak başlayan bu faaliye..
906. Âişe’nin (r.a) şöyle dediği rivayet edilmiştir: “Hz. Muhammed’in (s.a.s) vefatından sonra doyasıya yemedim. Eğer ağlamak isteseydim, ağlardım. Muhammed (s.a.s) vefat edinceye kadar onun ehli doymamıştır.”..
Cüneyd şöyle der: “Nûrî vefat ettikten sonra sıdkın hakikatini haber veren başka kimse kalmadı.”..
Osmanlı pâdişâhlarından Kanunî Sultan Süleymân Hân zamanında, Bursa’da yaşayan evliyânın büyüklerinden. 895 (m. 1490) senesinde Bursa’da doğdu. İsmi Muhammed olup, babası Manyaslı Mehmed Efendi’dir. Üftâde lakabıyla meşhûr oldu. Bursa’nın çeşitli câmilerinde müezzin ve İmâm olarak vazîfe yaptı. 989 ..
Fatih Sultan Mehmed’in büyük velî Ebu'l-Vefa hazretlerine karşı hususi bir sevgisi vardır. Günün birinde dayanamaz, Ebu'l-Vefa hazretlerinin dergahına gider. Ancak Ebu'l-Vefa Hazretleri “Hayır!” der, “Görüşmesek daha iyi!” ..