Akîka kurbanı, çocuğun doğumunun yedinci günü kesilir, ismi takılır ve başının saçı kestirilir. (Tirmizi-Sünen, IV, 101.)
Peygamberimiz de, Hz. Hüseyin’in doğumunun yedinci günü, Akîka kurbanı olarak iki koç boğazlattı, ismini koydu, saçını kestirdi.
“Ey Fatıma! Hüseyin’in saçını kes! Saçının ağırlığınca, sadaka ver” buyurdu. Tartılan saçının ağırlığı, bir dirhem geldi.(1) Hz. Fatıma da Hz. Hüseyin’in kesilen saçının ağırlığınca gümüşü, fakirlere dağıttı.(2) Peygamberimiz, Hz. Hüseyin’in Akîka kurbanından, ebeye bir but gönderilmesini(3), kalanının da, kemikleri kırılmadan pişirilip yenmesini ve başkalarına da, yedirilmesini tavsiye etti.(4)
Hz. Ali der ki:
“Ben, harbi, darbı sever bir adamdım.(5) Hasan, doğduğu zaman, ona Harb ismini koymuştum.
Resûlullâh Aleyhisselâm geldi:
- Gösteriniz oğlumu, bana! Ne isim koydunuz ona?” buyurdu.
- Harb ismini koydum, dedim.
- Hayır! O, Hasan’dır, buyurdu.
Hüseyin doğduğu zaman da, ona yine Harb ismini koydum.
Rasûlullâh Aleyhisselâm geldi.
- Gösteriniz oğlumu bana! Ne isim koydunuz ona? buyurdu.
- Harb ismini koydum, dedim.
- Hayır! O, Hüseyin’dir, buyurdu.(6)