Vahyin içyüzünü peygamberlerden başkası bilemez. Bununla birlikte Efendimiz'e (s.a.s), sahabe-i kiram tarafından sekiz türlü vahiy geldiği tespit edilebilmiştir.
Nasıl olduğunu ve niteliğini ancak, onu yaşayan peygamber bilir, Allah ile peygamberi arasında bir sır olan vahiy olayını, diğer insanların tarife kalkışması, görmeyen kişilerin renklerden bahsetmesine benzer. Ancak mertebeleri, çeşitleri, şekilleri ve vahyin nüzulü esnasında hazır olanların peygamberde müşahede ettikleri psikolojik durumlardan bahsedebilir. Buna göre vahyin Peygamber Efendimize şu şekillerde geldiği anlaşılmaktadır:
1. Vahyin birinci mertebesi, sadık rüyalardır. Hz. Âişe’nin rivayetine göre Peygamberimizin gördüğü rüyalar aynen çıkardı.[1] Uykuda, Peygamberimize rüyâ-yı sâdıka halinde vahyin geleceğini bilen ashâb-ı kiram, O’nu kendisi uyanıncaya kadar uyandırmazlardı.
2. Uyanıkken vazifeli melek olan Cebrâil (a.s.)’ın, görünmeksizin vahyi Peygamberimizin kalbine bırakmasıdır.[2]
3. Vahiy meleğinin bir insan suretinde görünerek vahyetmesidir ki, Resûlullâh da aynen ezberleyerek ashâbına tebliğ ederdi. Cebrâil (a.s.), değişik kişilerin suretlerine girmekle beraber çoğunlukla, ashâbtan Dıhye b. Halifetü’l-Kelbî’nin suretine girerdi.
4. Melek görünmeden, çıngırak sesine benzer bir sesle vahyi getirmesidir. Genellikle tehdit ve korkutma âyetleri bu çeşit vahiyle gelirdi. Vahyin bu şekli en şiddetlisi olup, Resûlullâh bu esnada titrer, heyecanlanır ve terlerdi.[3]
5. Cebrâil (a.s.)’in asıl suret ve hey’etiyle görünüp Cenâb-ı Hakk’ın dilediği şeyleri vahyetmesidir. Bu şekildeki vahiy, iki kere olmuştur. Birincisi, ilk vahiy günlerinde Hira Dağında cereyan etmiş[4]; ikincisi ise, Mi’rac’ta Sidretü’l-Müntehâ’da vukubulmuştur.[5]
6. Melek aracılığı olmaksızın gerçekleşen vahiydir. Bu da, Mi’rac’da meydana gelmiştir. Mi’rac Gecesinde, gök katlarının ötesinde beş vakit namaz bu şekilde vahyolunmuş, Efendimiz Hazretleri, Cenâb-ı Hakk’ın Kelâm’ını vasıtasız işitmekle şereflendirilmiştir. Hitabın bu çeşidinde, görme yoktur.[6]
7. Hz. Peygamber’in, doğrudan Hak Teâlâ ile konuşması tarzında cereyan eden vahiydir. “Rü’yetle beraber hicabsız tekellüm yani Cenâb-ı Hak’la yüzyüze engelsiz konuşma” tarzındaki vahiy, yeryüzünde sadece Peygamber Efendimize Leyle-i Mi’rac’ta ihsan olunmuştur.
8. Cebrâil (a.s.)’ın, Hz. Peygamber’e uyku halinde getirdiği vahiydir. Veya rüyada Cenâb-ı Hakk’ın cemalini müşahede ile vahye mazhar olmaktır.[7]
[1] Buhârî, Bedü’l-Vahy, 3; Müslim, İman, 252.
[2] Bk. Şuara, 26/193-195.
[3] Buhârî, Bedü’l-Vahy, 2.
[4] İlk vahiyden önceki gece veya vahyin bir süre kesilmesinden sonra meydana geldiğini söyleyenler de vardır.
[5] Bk. Araştırmamızın “Mi’rac” bahsi.
[6] Bk. Araştırmamızın “Mi’rac” bahsi.
[7] Bk. Sahîh-i Buhârî Tecrîd-i Buhârî Tercemesi, I, 2-7; İbn Sa’d, Tabakât, I, 197 vd.; M. Abdülbâkî, Meâlimü’l-Yakîn, I, 29 vd.; A. Saim Kılavuz, Akaid (Kaynak Kitap), 46-47.