Nazar değmesine, Kurân-ı Kerim’de: “O inkar edenler, zikri (Kurân’ı) işittikleri zaman, neredeyse seni gözleriyle devireceklerdi...” (Kalem, 51) âyetinde işaret edilmektedir.
Nazar değmesine, Kurân-ı Kerim’de: “O inkar edenler, zikri (Kurân’ı) işittikleri zaman, neredeyse seni gözleriyle devireceklerdi”(1) ayetinde işaret edilmektedir. Anlaşılacağı üzere müşrikler, Hz. Peygamber’e nazar etme yoluyla zarar vermek istemişlerdi. Fakat Cenab-ı Hakk, O’nu bundan korumuştu.
Hadis-i Şerîflerde ise, nazar değmesi bir vakıa olarak anlatılmış ve onun gerçek olduğu belirtilmiştir.
“Nazar değmesi haktır. Eğer kaderin önüne geçen bir şey olsaydı, onun önüne nazar değmesi geçerdi.”(2)
“Nazar, kişiyi kabre, deveyi tencereye sokar.”(3)
Bazıları: “Bir kimsenin nazarı değdiği anlaşılırsa, ondan korunmak icap eder. O yerin halkı, onun nazarından korunmalıdır”(4) şeklinde görüş ileri sürmüşlerdir.
Ancak nazardan korunmanın en makul ve uygun olanı, bu konudaki me’sûr (tesirli) duaları okumaktır. (5) Bu duaların okunması, Hz. Peygamber tarafından bizzat istenmiş(6), ve öğretilmiştir.(7) Öğretilen ve okunması tavsiye edeline bu dualar, Allah’ın varlığını, birliğini yani “Tevhidi” içeren ve ancak O’na sığınmayı öğütleyen metinlerdir.
Fatiha Suresi, Ayetü'l-Kürsî, Felâk-Nâs Sureleri, Kalem Sûresinin 51-52. ayetleri ve Peygamber Efendimizin okuduğu muhtelif dualar, nazara karşı bir Müslümanın korunması için yeterlidir.