Hiçbir baba, çocuğuna, güzel terbiyeden daha üstün bir hediye veremez.”(Tirmizî, Birr, 33)
Hiçbir baba, çocuğuna, güzel terbiyeden daha üstün bir hediye veremez.”(Tirmizî, Birr, 33)
Bir hadislerinde Hz. Peygamber (s.a.s.) şöyle buyurmaktadır. “Kim iki kız çocuğunu besleyip büyütüp terbiye ederek yetiştirirse ben ve o; şu ikisi gibi Cennete gireceğiz dedi ve iki parmağını gösterdi.”(Tirmizî, Birr, 33)
Hz. Peygamberimiz her fırsatta çocukları öper, onları kucağına alır ve onlara sevgi sözleri söylerdi. Ebû Hureyre (r.a) bizlere şöyle bir hadiseyi aktarmaktadır. Rasûlullah (s.a.s.) torunu el-Hasen ibn Alî'yi öptü, o sırada yanında el-Akra' ibn Habis et-Temîmî oturmakta idi. el-Akra': Benim on tane çocuğum vardır, onlardan hiçbirini öpmedim, dedi. Rasûlullah ona doğru baktı, sonra da: "Merhamet etmeyen merhamet olunmaz" buyurdu.(Buhari, Edep, 18) Bir başka hadisede ise Hz. Aişe Annemiz bizlere şöyle bir rivayet aktarmıştır. Peygamber'e bedevî bir Arab geldi de: (Yâ Rasûlallah!) Sizler çocukları öper (sever) misiniz? Biz çocuklarımızı öpüp okşamayız, dedi. Peygamber (s.a.s.): "Allah senin gönlünden merhamet ve şefkati çekip çıkarmıştır. Ben senin için neye mâlik olabilirim (yânî ne yapabilirim) ?" diye cevâb verdi.(Buhari, Edep, 18)
Sevgili Peygamberimizde bir hadislerinde ana-babanın çocuğun iman noktasındaki etkisinin ne kadar büyük olduğunu şöyle vurgulamaktadır. “Hiç bir doğan çocuk yoktur ki, islam fıtratı üzere doğmuş olmasın. Sonra onu annesi, babası yahûdileştirir; hıristiyanlaştırır ve mecûsîleştirirler.”(Müslim, Kader, 22)
Sevgili Peygamberimiz çocukların yedi yaşına geldikleri zaman namaz ibadetine alıştırmaları gerektiğini bizlere şöyle bildirmektedir. “Çocuklarınıza yedi yaşındayken namaz kılmalarını söyleyiniz. On yaşına bastıkları hâlde kılmazlarsa kendilerini cezalandırınız yataklarını da ayırınız.”(Riyazü’s-Salihin, Hadis No:303) Kur’an-ı Kerim’de Yüce Rabbimiz şöyle buyurmaktadır. “Ailene namazı emret ve kendin de ona devam et.”(Taha, 20/132)
“Allah’ın Elçisi, çocuğunu çağırıp ona bir şey vereceğini söyleyen bir anne gördü. Ona vaat ettiği şeyi çocuğuna gerçekten verip vermeyeceğini sordu. Sonra, ona, ‘‘Eğer o dediğini vermezsen, yalan söylemiş ve günah işlemiş olursun.’ dedi.”(Ebu Davut,)
Sevgili Peygamberimiz sorumluluklarımızı yerine getirmemizi bizlere şöyle bildirmektedir. “Hepiniz çobansınız; hepiniz güttüğünüz sürüden sorumlusunuz. Devlet reisi de bir çobandır ve sürüsünden sorumludur. Erkek ailesinin çobanıdır ve sürüsünden sorumludur. Kadın kocasının evinin çobanıdır ve sürüsünden sorumludur. Hizmetkâr efendisinin malının çobanıdır; o da sürüsünden sorumludur. Netice itibariyle hepiniz çobandır ve güttüğü sürüden sorumludur.”(Riyazü’s-Salihin, Hadis No:302)
“Ey imân edenler! Kendinizi ve ailenizi ateşten koruyunuz.”(Tahrim, 66/6)
Bizi sosyal medyada paylaşın: