Kâdirî tarikatı Hâlisiyye piri eş-Şeyh Abdurrahman Hâlis (k.s); güzel ahlak sahibi, duası makbul, hatırnâz bir meşayıhtı. Şeyh Hâlis’e özel bir kurye ile mektuplar göndererek, tarikatının yayılması için halifelerinden birisinin Sivas’a görevlendirilip gönderilmesini istemişler ve isteklerini defalarca tekrarlamış iseler de, Hz. Şeyh halifelerinden hangisine teklif etse: “Biz şeyhimizin huzurunda hizmetten ayrılmayız. Bizi bu şereften mahrum etmemesini de kendisinden istirham ederiz” demişler. Şeyh kendisine aşk derecesinde bağlı olan halifelerini üzmek istemediğinden Sivas’lıların isteklerini tehir etmiş, isteklerini tekrar ettikleri bir sırada, bir gün Kerkük’te kıyafet ve meşrebi itibariyle kalender karakterli bir zat görmüş:
“Buraya gel!” demiş ve onu o anda irşad edip hilafete eriştirerek, Sivas’ta hizmetle görevlendirmiştir. O kalender meşrep kişi Mûr Ali Baba’dır. Şeyhinin emri üzerine bu kişi:
“Peki Efendim. Fakat Sivas’ın neresinde tarikatı yaymaya çalışacağım?” diye sormuş, O da:
“Neresi rast gelirse orada.” cevabını vermiştir. Sivaslılar tekrar Şeyhe halife göndermesi için başvurunca,
“Gönderdim, arayın bulun” cevabını almışlar ve sonunda Mûr Ali Baba’yı bulmuşlardır.
Hz. Şeyhin emri üzere, çalışkanlığı sebebiyle Farsça’da karınca anlamına gelen “Mûr Ali” ismi “Nûr Ali” şeklinde değiştirilmiş ve bu isimle meşhur olmuştur. Türbesi Sivas’ta yapımına muvaffak olduğu Hângâhın içindedir.[1]
[1] Vicdanî, Tomâr-ı Turûk-ı Aliyye, s.60; a.mlf., Tarîkatler ve Silsileleri, haz. Gündüz, s.138-139.