Misk kokan toprağına yüzlerimi sürmeden. İsyan ile çürüyen gözlerim kapanmasın.
Ahmet Lütfi Kazancı Hocamızın Saadet Devri serisi 6 kitap halinde Ensar Neşriyat tarafından yayımlanmıştır. Server-i Enbiya (s.a.v) Efendimizin doğumundan hakkın rahmetine kavuşuncaya kadar geçen hayatını ve içinde yaşadığı çağı anlatmayı hedeflemiştir.
Yazarımız acziyetini ve niyetini şu ifadelerle özetlemiştir:
“Saadet yolunun en büyük ve en son rehberi, Allah Teâlâ`nın en sevgili kulu ve Rasûlü Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) Efendimizin, her haliyle güzel, dürüst ve örnek olan hayatını olduğu gibi verebilmek, ashabının ona olan sevgilerini, vefa duygularını tam olarak anlatabilmek, düşmanlarının kin ve haset dolu davranışlarını aksettirebilmek, kanaatimizce hiçbir insan için mümkün değildir. Mesela Hz. Ebubekir’in Rasûlullâh (s.a.v) Efendimize karşı duyduğu hürmet ve sevgi, Ebu Cehil’in beslediği kin ve haset, ucu bucağı olmayan birer umman, birer okyanus. Bu güne kadar anlatılanlar da, anlatılacak olanlar da, bu okyanuslardan alınan birkaç damladan ibaret. Olur ki bu kitabı okuyanlar arasından, “Efendimizi daha iyi tanıdım, daha çok sever oldum.” diyen bir insan çıkar, huzur-ı İlahi’de böyle şehadet eder. O zaman bu kitaptan beklenen mükâfat elde edilmiş olur.”
Ve devamında:
Bugün bile merkad-i mübarekinde kendisine samimiyetle salat ü selam gönderenlere şanına yakışır şekilde mukabele ettiğine inandığımız Efendimize, ebediyetler boyunca ve alınan nefesler sayısınca salat ü selamlar ederiz.
O’na olan sevgi ibadet, O’nun ism-i şerifinin zikredilmesi saadet, O’nun şefaatinden mahrum kalmak felakettir. Selâm O’na, O’nun yolunda yürüyen, O’na has ümmet olma gayretine bürünenlere… Selam “Kişi sevdiği ile beraberdir” hadisinin müjdelediği mutluluğa erenlere…
“Bugün bir saatliğine Rasûlullah Efendimizi evimde misafir etseydim nasıl davranırdım? Dükkânıma giderken önümde Efendimiz yürüseydi ardında nasıl yürürdüm? Bulunduğum mecliste Nebiye-i Ekrem Efendimiz de bulunsaydı nasıl otururdum? Efendimizin yaşadığı saadet devrinde yaşasam O’na hürmetim nasıl olurdu?” diyebilen ve bunları aziz hayatlarında uygulama fırsatını bulan, yatarken O’nun sevgisine bürünüp yatan, kalkınca O’nun gül kokusunu alma düşüncesiyle kalkan müminlere selam olsun.
Dilim seni söylesin, kalbim hep seni ansın.
Sevginle çarpmayan kalp göğsümde bulunmasın.
Misk kokan toprağına yüzlerimi sürmeden
İsyan ile çürüyen gözlerim kapanmasın