Yüce Allah, Hz. İbrahim'e (a.s.), zevcesi Hâcer ve oğlu İsmail'i Mekke'ye götürmesini emredince, ikisini getirip bir yere bıraktı ve bu yer daha sonra Mekke beldesi oldu.
Şu halde, Hz. İsmail'i (a.s.) Arap Yarımadası'na yerleşen ilk nebî olarak biliyoruz. Arap Yarınıadası'nda Hz. İbrahim'den (a.s.) önce de nebîler, din tebliği için bulunmuş olabilirler, fakat onlar hakkında hiçbir malûmatımız yoktur.
Yukarıdaki iki âyette kendilerine hem rasûl ve hem de nebî denen Hz. Musa (a.s.) ve Hz. İsmail'in (a.s.) zikredilmeleri arasında çok küçük bir fark vardır.
Kur'ân, Hz. Musa (a.s.) hakkında "O, ihlâsa erdirilmiş (bir zat) idi. Rasûl bir Nebî idi."(Meryem 19/51) demekte, Hz. İsmail (a.s.) hakkıda ise "O, vaadinde sâdıktı, rasûl bir nebî idi."(Meryem 19/54) buyurmaktadır.
Hz. İsmail'in (a.s.) vaadine sadık olduğunu Kur'ân tasrih etmektedir. Yani birşey vaadedince, vaadinde duruyordu; vefalıydı. Maalesef Hz. İsmail'in hayatı hakkında, bu hususta neler yapmış olduğunu bize anlatacak bilgiye sahip değiliz. Neler vaadetmiş, sonra bu vaadlerine nasıl sadakat gösterdiği hakkında Kur'ân'da da, hadislerde de tafsilat bulamıyoruz.
Kur'ân'da ve hadisin dışında Tevrat'ta da konu ile ilgili herhangi bir bilgiye rastlamıyoruz.
Bugün elimizdeki Tevrat, sadece ailenin; İsrâiloğulları'nın tarihidir. İsrail, Hz. Yâkub'un (a.s.) lâkabıdır. Tevrat böylece yalnızca Hz. Yâkub'un oğullarından bahsetmiş oluyor. Hz. İsmail (a.s.) Hz. Yâkub'un (a.s.) amcasıdır. Bundan dolayı hem kendisinin ve hem de oğullarının hayatından Tevrat'ta bahsedilmiyor. Fakat Hz. İsmail'in doğumu hakkında bazı tafsilat buluyoruz. Meselâ, Tevrat şöyle der: "Allah, İsmail'in annesi Hâ-cer'e bir melek gönderip, Allah'ın mübarek kjldığı bir oğul dünyaya getireceğini müjdeler. Hâcer de, sayıları gökteki yıldızlar kadar olması için ben çocuklarım hakkında bereket niyaz ederim der." Hz. İsmail hakkında Tevrat'ta şöyle bir zikir de vardır: "Hz. İbrahim vefat edince, iki oğlu; İsmail ve İshak, defninde hazır bulundular." Bundan başka Hz. İsmail (a.s.) ve oğulları hakkında Tevrat'ta bir kayıt yoktur. Bu bakımdan, Hz. İsmail ile ilgili olarak zikredilen vaadde sadâkatten maksadın ne olduğu hakkında geniş bir bilgiye sahip değiliz.
Muhammed Hamidullah, İslâm Târihine Giriş, Beyan Yayınları, İstanbul, 1999: 29-30.