...gülyağı şişesini kıran papağanın başına sahibi vurunca tüyleri dökülür. Papağan, başı kel birini görünce:
“Münkirin her zaman delili: ‘Ben görünenden başkasından bahsetmem, inanmam!’ sözüdür.
Hiç düşünmez ki, her nerede bir görünen varsa o, gizli hikmetlerden haber vermektedir.
Hasılı, ilacın faydasının içinde gizli olduğu gibi her görünen şeyin de hikmeti içinde gizlidir.” (Mesnevî, IV/2900-03)
“Yerdeki idrar birikintisinin üzerindeki saman çöpüne konan sineğin:
‘İşte deryâ, işte gemi, ben de gemisini idare eden kaptanım’ şeklindeki gülünç tasavvur, bazen aklî kıyasların yetersizliği için bir misaldir.
Konuyla ilgili bir diğer örnek; gülyağı şişesini kıran papağanın başına sahibi vurunca tüyleri dökülür. Papağan, başı kel birini görünce:
“Sen de mi gül yağı şişesini döktün?” diyerek kelin halini kendisiyle kıyaslamasıdır.
(Mesnevî, I/256-73)
Hindistan’dan bir fil getirip, karanlık bir yere koyarlar. Fili seyretmek isteyen halk oraya gelince, karanlıkta göremez ve ona dokunmaya başlarlar. Filin hortumunu tutan onu bir oluğa, kulağını tutan yelpazeye, ayağını tutan da direğe benzetir. Özetle herkes filin neresine dokunduysa, kendi zannınca bir hüküm verir. Fakat herkesin elinde bir mum olsaydı, halk fili bütün halinde görüp, onun neye benzediği konusunda yanılmayacak, görüş ayrılıkları kalkacak, herkes gerçek bilgi sahibi olacaktı.
(Mesnevî, III/1264-73)