Muridan
Hacı Bayram-ı Velî (k.s)

Hacı Bayram-ı Velî (k.s)

Anadolu topraklarında dogup büyüyen bir Türk mutasavvıfı tarafından kurulmus ilk tarîkat olan Bayramiyye’nin pîri Hacı Bayram Velî, XIV. yüzyılın ilk yarısında Orhan Gazi döneminde Ankara’da doğdu.

Ahîlik Örgütü, o yüzyıl Ankara’sının ictimâi yapısını etkisi altında tutmaktadır. Ayrıca Ankara, hareketli bir ticâri merkez durumundadır. Mutasavvıfımız, bu sehrin bes kilometre Kuzey’inde meyilli bir arazi üzerinde bulunan Solfasıl Köyü’nde dünyaya gelmiştir.

Hacı Bayram Veli’nin babasının ismi Koyunluca Ahmet’tir. Hacı Bayram Veli’nin dogum tarihi ihtilaflıdır. 1348-1350 seneleri dolaylarında oldugu sünülebilir. Asıl adı “Numan” olan Hacı Bayram’ın ailesine ait elimizde fazla mâlumat yoktur.

XVI. yüzyıl müelliflerinden Lamii Çelebi, Hacı Bayram Veli’nin Ankara’da Çubuk suyu diye tanınan nehrin kenarındaki Solfasol (Zülfazl) köyünde doğduğunu, aklî ve ser’î ilimleri tahsil ettigini, Ankara’da müderrislik yaptıgını, daha sonra Somuncu Baba’ya intisap ederek kemâlâtın en yüksek derecesine ulasgını, çok etkili olan sohbetinin bereketi sayesinde birçok kimsenin yüce mertebelere vâsıl oldugunu ifâde eder.

Devrinin ilimlerinde derinlesmis olan Hacı Bayram Velî, o dönemin ilim hayatında mühim bir yer isgal eden Ankara Kara Medresesi’ne müderris olarak tayin edilir.5Hacı Bayram Velî tasavvufa intisabına kadar müderrislik yaptığı bilinmektedir. Tasavvufî hayata yönelisi ise 1392’den sonraki zaman dilimine rastlamaktadır. Bu tarihten sonra Kayseri’de bulunan Seyh Ebu Hamîdüddin Aksarâyî’ye intisab etmistir. Bu durumda intisab tarihi 1393 veya 1394 yılları civârındadır.

Hacı Bayram Velî’nin adı Numan iken, “Hamîdüddin hazretlerinin seref-i himayetine mahzar olup, zaman-ı tesadüf, kurban bayramında vâki olmakla mürşidleri, Bayram tesmiye” ederek, adı ondan sonra “Bayram” kalır. Şiirlerinde de bu ismi mahlâs olarak kullanır”.

“Hacı Bayram Velî ve seyhi Ebu Hamîd’in sehrin önemli sûfîlerinden Emir Sultan’ı tanıdıklarını görüyoruz. Bu tanısıklık Bursa Ulu Cami’nin açılıs töreninde Emir Sultan’ın ilk cuma namazını kıldırma görevini Ebu Hamîd’e vermesine sebep olmustur. Yine bu tanısıklık sebebiyle; Hacı Bayram sonraki yıllarda Emir Sultan’ı sık sık ziyaret etmis hatta vasiyeti üzerine cenazesini yıkayıp, namazını o kıldırmıstır.”

Bursa’dan ayrılan Hamîdüddin, Aksaray’a yerlesip sadık ve olgun müridi Hacı Bayram’ı Aksaray’a çagırtır. Hacı Bayram Velî, Aksaray’a gider ve orada şeyhinin hizmetinde kalır. Dört-bes yıl Aksaray’da halkın irsâdı için ikâmet eden Somuncu Baba (Hamîdüddîn Aksarâyî) hac mevsiminde Hacı Bayram’ı da yanına alarak önce Sam’a varırlar. Bir süre burada kalarak devrin ulularıyla tanısıp sohbet ettikten sonra Mekke’ye varırlar.” Bu arada Ankara Savası (1402) olmuş Hacı Bayram ve Somuncu Baba’nın Anadolu’da olmayısları onları muhtemel bir esirlikten kurtarmıstır. Zîra Timur savastan sonra fethettigi topraklardaki âlim ve sanaatkarları toplayıp, Semarkant’a göndermisti.

Ankara Savası’nın ilk sarsıntıları geçtikten az sonra, 1403 senesinde, Anadolu topraklarına dönen Ebu Hamîdüddîn Aksarâyî ve müridi Hacı Bayram Velî, Aksaray’a yerlesirler. Hacı Bayram Veli, Ebu Hamîd vefat edinceye kadar onun yanından ayrılmadı. Bu süre içinde pîri Ebu Hamîd, tasıdıgı “emanet-i kübra”yı ve sırr’ı velayeti ona teslim etti. Bir baska ifade ile ölümünden sonra yerine geçecek kisi, Hacı Bayram Velî olarak belli oldu.

Hacı Bayram Velî Ankara’ya seyh olarak döndügünde, Anadolu’da siyâsi karısıklıklar hat safhadadır. Sosyal çözülmenin arttıgı bu dönemde, Hacı Bayram Velî’nin müderrisligi bırakıp halkın arasına girmesi, tasavvuf kanalıyla yozlasmaya dur demesi ve ahlâka dayalı bir taban olusturma çabasına yönelmesi, asil bir harekat tarzı olarak takdir edilmelidir.

Hacı Bayram Velî, saggında tarîkatını yaymak üzere çesitli bölgelere halifeler yollamıstır. Onun yetistirdi kimseler, hem tasavvuf egitiminin hem de tekke ve halk edebiyatının önde gelenlerindendir. Yazıcızâde Mehmet ve Ahmet Bican, Esrefoglu Rûmi, Bursalı Ömer Dede, Fatih’in hocası Aksemseddin bunlardandır.

Hacı Bayram’ın Edirne’ye niçin çagrıldıgı konusunda kaynaklarda bilgi yoktur. Seyh Bedreddin’in asılmasıyla sonuçlanan olayların (1420) etkisiyle Hacı Bayram’ın da saltanat davasına kapılmasından kaygı duyulması Edirne’ye çagrılış sebepleri arasında gösterilir.

II. Murad Edirne’ye getirilen Hacı Bayram Velî ile görüsünce hakkındaki söylentilerin dogru olmadıgını anlamıs, büyüklügünü kabul etmis ve ondan özür dileyerek Ankara’ya dönmesine izin vermis, ayrıca Bayramiyye mensuplarından vergi alınmamasını emretmistir. Edirne’de Hacı Bayram adına bir mahalle ve zâviye ile çesitli vakıflar da kurulmustur. Hacı Bayram’ın Ankara’ya dönüsünden ölümüne kadar geçen yaklasık 10 yıllık süre Bayrâmiyyenin devlet nezdinde mesrûiyet ve itibar kazandıgı ve gelismesini tamamlandıgı dönem olmustur. Bayrâmîlerin vergiden muaf tutulmaları yüzünden Ankara ve çevresinde vergi toplanamaz hale geldiginin II. Murad’a haber verilmesi, padisahın da Hacı Bayram’dan kaç müridi oldugunu kendisine bildirmesini istemesiyle ilgili meshur menkıbe Bayrâmiyye’nin bu yıllardaki yaygınlık derecesi hakkında fikir verecek niteliktedir.

Belirtilen menkıbe su sekildedir: “Hacı Bayram Velî, sahte ve gerçek müridleri ayırt etmek için dellalara “bizden bey’at eyleyen fukaraya ziyafetimiz vardır” diye ilanlar yaptırır. Kendisi Kanlıgöl mevkiinde yüksek bir yerde çadır kurdurur. Baglı dervisler gelir, çadırın etrafında toplanırlar. Hacı Bayram Veli, elinde büyük bir bıçakla çadırın önüne çıkıp “dervisler! Bana iradet getürenleri, bugün, fi sebilillah kurban eylesem gerekdir.”

Seklinde bir konusma yapar. Dervisleri saskınlık içinde kalır. Mutasavvıfımızın bu davetini daha açık bir ifadeyle, imtihanını biri kadın digeri erkek iki mürid kabul eder. Bu iki dervis çadıra girdikten sonra, Hacı Bayram Velî, daha önceden hazırladıgı bir koçu kurban eder. Kesilen hayvanın kanı çadırdan dısarı akınca, sarıda bulunan müridler korkudan hemen orayı terk eder. Çadırın etrafında kimse kalmaz. ste bu olaydan sonra Hacı Bayram Velî, Sultan II. Murad’a mektup yazarak “hâlâ bir buçuk dervisim vardır, gayri yoktur” diye durumu arz eder.”

Hacı Bayram, müridlerinin egitimiyle mesgul oldugu gibi mübarek günlerde çarsı pazar esnafından yardım toplayıp fakirlere bagıslardı. O, tekkesindeki dervislerin ve kendi aile fertlerinin geçimi için tarımla da ugrasıyor, bag bahçe yetistiriyor, hasad zamanında orak ve harman islerini müridleriyle birlikte yapıyordu.

Orhan Gazi, I. Murad, Yıldırım Beyazid, Çelebi Mehmet ve II. Murad devirlerini idrak ederek bes Osmanlı padisahı dönemini görmüs ve kurdugu Bayrâmîlik tarîkatıyla Anadolu’nun manevi yapısının sekillenmesine büyük katkıları olan Hacı Bayram Velî, 1430 yılında Ankara’da vefât etti. Vefâtından birkaç yıl önce yaptırılan ve kendi adıyla anılan caminin yanına defnedildi. Kabrinin üzerine daha sonra insâ edilen türbe, Ankara’nın en önemli ziyaret yerlerinden biridir.

Top