"Yine onlar, Rablerinin rızasını isteyerek sabreden, namazı dosdoğru kılan, kendilerine verdiğimiz rızıklardan gizli ve açık olarak (Allah yolunda) harcayan ve kötülüğü iyilikle savan kimselerdir. İşte onlar var ya, dünya yurdunun (güzel) sonu sadece onlarındır." (Râd Suresi 22. ayet)
*Yüce Allah, Hucurat suresi 10. ayet-i kerimede “İnananlar ancak kardeştirler.” buyurarak inananların birbirinin kardeşi olduğunu ilân etmiştir.
*Cenab-ı Hak, Hucurât Sûresinin 12. Ayetlerinde mealen şöyle buyuruyor: "Ey iman edenler! Zannın bir çoğundan sakının. Çünkü zannın bir kısmı günahtır. Birbirinizin kusurlarını ve mahremiyetlerini araştırmayın. Birbirinizin gıybetini yapmayın. Herhangi biriniz ölü kardeşinin etini yemekten hoşlanır mı? İşte bundan tiksindiniz! Allah’a karşı gelmekten sakının. Şüphesiz Allah tövbeyi çok kabul edendir, çok merhamet edendir."
*"Yine onlar, Rablerinin rızasını isteyerek sabreden, namazı dosdoğru kılan, kendilerine verdiğimiz rızıklardan gizli ve açık olarak (Allah yolunda) harcayan ve kötülüğü iyilikle savan kimselerdir. İşte onlar var ya, dünya yurdunun (güzel) sonu sadece onlarındır." (Râd Suresi 22. ayet)
*“Daha önceden Medine’yi yurt edinmiş ve gönüllerine imanı yerleştirmiş olan kimseler, kendilerine göç edip gelenleri severler ve onlara verilenlerden dolayı içlerinde bir rahatsızlık hissetmezler. Kendileri zaruret içinde bulunsalar bile onları kendilerine tercih ederler. Kim nefsinin cimriliğinden korunursa, işte onlar kurtuluşa erenlerdir.” (Haşr, 59/9.)
*“Mü’minler arasında fenalığın yayılmasını isteyenler için muhakkak dünya ve ahirette acıklı bir azap vardır.” (Nur, 24/19.)
*Yüce Allah kullarını tövbeye çağırmakta ve şöyle buyurmaktadır: “Ey müminler! Hepiniz toptan Allah’a tövbe ediniz ki, felaha edesiniz.” (Nur, 24/31) Başka bir ayette ise Yüce Al lah, Peygamberine şöyle buyurur: “De ki: “Ey çok günah işleyerek kendi öz canlarına kötülük etmede ileri giden kullarım! Al lah’ın rahmetinden ümidinizi kesmeyiniz. Allah dilerse bütün günahları mağfiret eder. Çünkü O, çok affedicidir, merhamet ve ihsanı fazladır.” (Zümer, 39/53)
* Rasûlallah (sav) buyurdu ki:
"Müslüman, Müslümanın kardeşidir. Ona zulmetmez. Onu teslim etmez. Her kim kardeşinin ihtiyacını karşılarsa Allah da onun ihtiyacını karşılar. Kim bir kardeşinin dünya sıkıntısını giderirse Allah da onun ahiret sıkıntısını giderir. Kim de kardeşinin ayıbını örterse Allah da kıyamet gününde onun ayıbını örter." (Buharî, Mezalim, 3; Müslim, Birr, 32.)
* Yine sevgili peygamberimiz bir defasında; “Mü’minler bir binanın taşları gibi birbirini tutar.” deyip parmaklarını birbirine kenetlemiştir. (Buhari, Salat, 88; Müslim, Birr, 65.)
* “Birbirlerine karşı sevgi, şefkat ve acımalarında mü’minler, bir tek cesede benzerler. Vücudun bir organı rahatsız olunca diğer organları da uykusuzluk ve ateş ile onun rahatsızlığını duyar.” (Ahmed b. Hanbel, el-Müsned, II, 159, 203.)
* “Müslüman müslüman kardeşiyle üç günden fazla küs durması helâl değildir. Öyle ki birbirleriyle karşılaşırlar, biri bu tarafa, öbürü öbür tarafa bakıp geçer (birbirine selam verip konuşmazlar) onların en hayırlısı, ilk selam verendir.” (Buhari, Edeb, 57, 62; Müslim, Birr, 25.)
* Allah Rasûlü’nün (s.a.s) ifadesiyle hepimiz birer çobanız. Her çoban da sürüsünden mesuldür. (Buhârî, Cum‘a, 11)
* Ebu Hüreyre r.a.’ın naklettiğine göre Hz. Peygamber s.a.v bir gün:
– Müflis (iflas etmiş kişi) kimdir biliyor musunuz, diye sordu. Ashap:
– Müflis bizim aramızda parası pulu olmayan ve elindeki sermayesini kaybedendir, deyince Rasul-i Ekrem s.a.v. şöyle buyurdu:
– Ümmetimin içindeki asıl müflis şu kimsedir: Kıyamet günü bir sürü namaz, oruç, zekât ve diğer salih amellerin sevabı ile gelir. Ancak birine sövmüş, diğerine iftira etmiş, birinin malını çalmış, diğerinin kanını dökmüştür. Böylece üzerinde pek çok hak ile hesap yerine gelmiştir. Onun iyiliklerinden alınıp hak sahiplerine verilir. Borcu bitmeden hayırlı amelleri biter. Sonra alacaklıların günahlarından alınıp onun üzerine yüklenir. Böylece bir sürü günah birikir. İşte o kadar iyi amelle gelip de sonuçta böyle bir günah yükünü üstlenen kimse gerçekten iflas etmiş, asıl sermayesini kaybetmiş kimsedir. O bu kadar günahın cezasını çekmek üzere cehenneme atılır.” (Müslim, Birr, 15 (nr. 59); Ahmed b. Hanbel, el-Müsned, 2/303, 372)
* Fahr-i Kâinat Efendimiz s.a.v. şöyle buyurmuştur:
– “İster zalim ister mazlum olsun, kardeşine yardım et.”
Orada bulunan sahabiler:
– Mazluma yardımı anlıyoruz ama zalime nasıl yardım ederiz, diye sordular. Allah Rasulü s.a.v şöyle karşılık verdi:
– “Onu zulümden alıkoyarsın, bu da ona yardımdır.” (Buharî, Mezalim, 4; İstitâbe, 7; Müslim, Birr, 16; Tirmizî, Fiten, 68, nr. 2255)
Bizi sosyal medyada paylaşın: